RUHLARIN DÜNYASI
İNsan

sakiz agaci esler arasinda ki iliskiler

Sakız ağacı ve eşler arsındaki ilişki

Savaş Akgün'ün Video Takipçileri
O bir sakız ağacıydı, 
alelade; Bir gün o yeşil sahile çıktı geldi, 
O zaman bu zamandır memnun yerinden;
Seyreder bulutları, göğü, denizi. 
Titreşirdi rüzgarla güneşli yaprakları;
Ömür sürdü öyle hoşnut dünyasından,
Aydınlıktan uyku tutmazdı bazı gece, 
Motor sesleri duyulurdu uzaklardan. 
Tanrı adın işitmedi ömründe;
İnanmadan da madem yaşanıyor diye, 
Rüzgarlı bir kıyıda, sevinç içinde, 
Yaşamak dururken düşünmek niye? 

Anmadı geçenleri bir defa bile; 
Ne uğraşır mesut olan gelecekle? 
Bir avare misali, günü gününe, 
O bir sakız ağacıydı, yaşadı sade.
CAN YÜCEL

NİÇİN NAMAZ KILMALIYIZ? NAMAZIN ÖNEMİ.
Namaz; belli eylemler ve özel rükünler ile yüce Allah’a kulluk etmektir. Namazın dış
görünüşü birtakım şekiller ve zikirden ibaret ise de, içerisi ve gerçek mahiyeti, yüce yaratıcıya
münacat etmek, O’ nunla konuşmak, O’na yakınlaşmak ve O’nu müşahede etmektir. Bu
özelliğinden dolayı,yani yüce yaratıcı ile teklifsiz, aracısız buluşma ve konuşma anlamına
gelişinden dolayı, namaz ilahi bir lütuf olarak kabul edilmiştir.
İnsan Allah’ın yarattığı bir kul olduğunun idrakine varabilmesi için namazı anlaması o
kadar zor olmasa gerek. Zira herkesçe malumdur ki, kulluk; itaattir. Allah’ın meâlen, “Ben
cinleri ve insanları ancak bana ibâdet etsinler diye yarattım.” (Zariyât, 50) buyurmasıyla
ve daha bir çok âyetlerle açıkça anlaşılan, insanın ibâdetle emrolunmasıdır. Âlemde Allah’ın
hiç bir mahlûku gâyesiz, vazîfesiz ve başıboş yaratmadığı âşikardır. Allah, ‘küçük bir kâinat’
denilecek kadar mükemmel yarattığı insana da küllî bir ibadet vazifesi vermiştir. İbadet;
kulluk etmek, itaat etmek manasını taşır. Yani aczini, kusurunu görüp yaratıcının Kudret,
kemalat ve Rahmet’inin önünde hayret ve muhabbetle secde etmektir.
Her insan, hayatın coşkun denizinde, özellikle zorluk ve sıkıntı anlarında, kendi deruni
ıstırap ve kaygılarını yatıştırmak için sağlam bir manevi sığınağa ihtiyaç duyar. Gerçek şu ki
bu sığınak ALLAH’ı anmaktan başka bir şey olamaz.
ALLAH Teala şöyle buyuruyor:”Bilin ki, ancak ALLAH’ı anmakla kalpler güvene
kavuşur”. Yüce ALLAH’ın bizim ibadetimize hiçbir ihtiyacı yoktur; ama bizler, ALLAH’a ve
onunla ilişki vesilesi olan ibadet ve namaza muhtacız. Namaz, kul ile Yüce ALLAH arasında
sürekli bir irtibat vesilesidir. Zayıf ve güçsüz insanın, güçlü ve kadir olan ALLAH Teala ile
bu manevi ilişkisi, çeşitli zorluklar karşısında insana güç verir. Hayatın zorluklarında
şaşkınlığa uğramış insan, sadece ALLAH’a yönelmekle huzura kavuşabilir ve namaz insanın
ALLAH’a yönelmesini, O’na bağlanmasını sağlar. Çünkü niyet, iftitah tekbiri, fatiha ve
fatihadan sonra bir surenin okunması, rüku, secde, teşehhüt, selam ve namazın diğer vacip ve
şartları insanın kalbini ALLAH’a yönlendirecek özelliğe sahiptir. Namaz kılan bir mümin, her
gece ve gündüz, beş defa bütün varlığıyla ALLAH’a yönelmektedir. Bir pusulanın denizdeki
gemiye hedefe doğru kılavuzluk etmesi gibi namaz da mümini, sürekli olarak, en yüce hedef
olan ALLAH’a kavuşmaya doğru kılavuzluk etmekte ve onu yanlış yollara sapmaktan
korumaktadır. Resulullah S.A.V. şöyle buyuruyor: “Mümin namaza başladığında, ALLAH
Teala, namazı bitirinceye kadar lütuf ve merhamet ile ona bakar ve o ilahi merhamet
gölgesinde yer alır; onun etrafını göğün ufuklarına kadar melekler sarar ve Yüce ALLAH bir
meleği onun baş ucunda durup şöyle demekle görevlendirir: Ey namaz kılan! Eğer kimin sana
baktığını ve kiminle raz-u niyaz ettiğini bilseydin, asla bu yerinden ayrılmazdın ve başka bir
şeye ilgi göstermezdin.” Başka bir hadiste de şöyle yer almıştır: “Eğer namaz kılan
ALLAH’ın azamet ve yüceliğinin ne derecede onu sardığını bilseydi, başını secdeden
kaldırmak istemezdi.” Yine Resulullah S.A.V. namaz hakkında soran birisine şöyle
buyurmuştur: “Namaz dinin hükümlerindendir; Yüce ALLAH’ın hoşnutluğunu kazanmak
vesilesi ve peygamberlerin apaçık yollarındandır. Namaz kılan, melekler tarafından sevilir.
Namaz; hidayet, iman, marifet ve rızkının bol olmasına vücudunun sıhhatine vesiledir.
Namaz, şeytanı üzer ve kafirlere karşı da bir silahtır. Namaz, duanın icabet olmasına ve diğer
amellerin kabul olmasına vesile olur; namaz müminin ahireti için bir azık, ölüm meleğine
karşı şefaatçi, kabirde yoldaşı ve sergisi, nekir ve münkerin kabirdeki sorularına karşı cevabı,
kıyamet günü namaz kılanın tacı, yüzünün nuru ve elbisesi, ateşe karşı korunağı Yüce
Rabbine karşı delili ve bedeninin ateşte yanmaktan koruyucusu, sırattan geçiş izni, hurilerin
mihri ve ebedi cennetin karşılığıdır. Kul, namaz ile yüce makamlara ulaşır; çünkü namaz,
ALLAH’ı her eksiklikten tenzih etmek, O’nun tekliğine şahadet getirmek, O’na hamd etmek,
tekbir getirmek O’nu övgüyle anmak, takdis etmek, zikir ve dua etmektir. Namaz, Yüce
ALLAH’a karşı şükür etmektir. ALLAH’ın bize verdiği nimetleri saymak mümkün değildir;
bu nimetler karşısında namaz küçük bir teşekkür mesabesindedir.
Namazın insana kazandırdıklarını şöyle sıralayabiliriz:
Namaz, İslam'ın en önemli ibadetlerinden biridir. Peygamberimiz namaz için 'dinin
direğidir' demiştir. Namaz kılmak, ergenlik çağına gelmiş, akıl sahibi kimseler için farzdır.
Namazı terk etmek dinen sorumluluk getirir.
Namazı, kulluk görevimizi yerine getirmek, Allah'ı sıkça anmak için kılarız.
Namazlarda kalbimizi Allah'a açar, ona dua eder, ona sığınırız. Dileklerimizi ve halimizi ona
arz ederiz. Namaz kılmakla, aynı zamanda Allah'a şükür borcumuzu da yerine getirmiş
oluruz.
Namaz kılan bir kişi, Allah'a yakınlaştığı için kötülüklerden uzaklaşır. Bedenini ve
ruhunu temiz tutar. Günahlardan arınır.
Namaz kılan insan, Yüce Allah'ın emrini yerine getirmiş ve onun sevgisini kazanmış
olur. Allah'ın sevgisini kazanmak, en büyük mutluluktur. Çünkü Allah sevgisini elde etmiş
olan, onun dostu olur.
Namaz insana her zaman Allah'ı hatırlatır. Allah'ı hatırlamakla insan, kendini ve
sorumluluklarını hatırlar. Başıboş yaratılmadığını, yaptıklarından dolayı hesaba çekileceğini
hatırlar.
Namaz insanı kötülüklerden korur. Sürekli Allah'ı hatırlayan biri, yasaklanmış kötü
işlerden uzak durur. Allah'a yakın olan biri şeytana ve onun işlerine uzak olur.
Namaz insana planlı hareket etmeyi öğretir. Namaz kılan bir insan, gününü beş vakte
böler. İşlerini ona göre organize eder. Planlı hareket etmeyi öğrenir.
Namaz insanlara birlik olmayı öğretir. Namazlar her mahallede cemaatle kılındığında,
insanları bir araya getiren bir ibadet olur. Böylece namaz, insanları bir araya getirir; onları
birbirine kaynaştırır.
Bildiğiniz gibi namaz için abdestli olmak, bedenin ve elbisenin temiz olması şarttır. Bu da
insanlara temiz olmayı, topluluk içinde temiz ve düzenli olmayı öğretir...


İnsan, tespih gibi. 
Yaşamında yaptığı her tercih tespihin tanesi. 
Her pişmanlığı da tespihin durağı. 
Mühim olan hangi taneyi çekince “çok şükür”, 
Hangi durakta durunca da “yazıklar olsun bana” diyebildiği...


EŞLER ARASI DİYALOG
Yabancılara karşı gösterilen asgari insani tavır ve davranışı en başta eşler birbirlerine karşı göstermekle yükümlüdürler.
 
Sağlıklı bir aile kurmak istiyorsanız karı-koca ilişkisini sağlıklı bir zemine oturtunuz. Sağlıklı bir ailenin temeli karı-koca arasında sağlıklı ilişkiyle mümkündür. çocukların gelişmesi için gerekli olan sağlıklı sosyal yapı ancak böyle bir ailede ortaya çıkar. Sağlıklı ilişki içine giren tarafların ilk uyması gereken kural karşılıklı birbirlerini değerli görmek ve kabullenmek, bununla birlikte iletişim ve etkileşim kanallarını sonuna kadar açık bulundurmaktır.
 
Kendi prensip, ilke ve ihtiyaçlarınızla ailenin prensip, ilke ve ihtiyaçları arasında makul bir denge kurunuz. Ne şahsiyetinizi aile adına feda ediniz, ne de aileyi zedeleyecek kadar bencilce bir tavır sergileyiniz. Bunun için de;
 
a. Uzun vadeli ve kalıcı mutlulukları, kısa vadeli ve geçici mutluluklara feda etmeyiniz.
 
b. Aileyi oluşturan bireyler olarak, kendi tavır, davranış ve düşüncelerinizden kendinizi sorumlu tutunuz.
 
c. Aile içerisinde doğru bildiklerinizi doğru bir üslupla ve doğru zamanı kollayarak söyleyiniz.
 
d. Ailedeki manevi atmosferi zenginleştirmeyi bencilce istek ve arzulardan önde tutunuz. Bunun verdiği iç huzuru ve dinginliği çok geçmeden tüm aile fertlerinin fark ettiğini hayretle göreceksiniz. .
 
Eşler arası ilişki, insanlar arası ilişkilerin zenginleştirilmeye en müsait olanıdır. Başka hiç bir ilişki bu kadar zenginleştirilemez. Eşler bu ilişkilerin kaçını gerçekleştirip kaçını gerçekleştiremediklerini tespit ederek eksiklerini tamamlayabilirler:
 
Eşler arası ilişki şu on maddeye kadar zenginleştirilebilir:
 
a. İnsan-İnsan İlişkisi:
 
Bu ilişki türü, her insan ivin olduğu gibi eşler arasında da en temel ilişki turudur. Bir çok ailede evliliğin üzerinden yıllar geçmesine rağmen, evlilik bağının üzerinde yükseleceği bu temelin atılmadığını görüyoruz. Evli çiftler her şeyden önce insandırlar. Şu temel espri hiç unutulmamalıdır: Evlilik kurumu insanı insanlığına yabancılaşman bir kurum değildir.
Yabancılara karşı gösterilen asgari insani tavır ve davranışı en başta eşler birbirlerine karşı göstermekle yükümlüdürler.
 
b. Din kardeşliği İlişkisi:
 
Evlilik din kardeşliğini iptal eden bir kurum da değildir. Nikah akdinin meşru kıldığı alanlar dışında, Müslüman'ın
Müslüman'a yapması yasak olan şeyler iki din kardeşi olan eşler için de geçerlidir. Zulme engel olmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, iftira etmemek, alay etmemek, küçük görmemek, sevgi ve şefkat göstermek, iyilikle muamele etmek vs. gibi.
 
c. Sevgili İlişkisi:
 
Sevgi evlilik binasının çimentosudur. Bu ilişkinin kurulamadığı evlilikler zoraki birlikteliklerdir. Aile kuran eşler, adeta bir müddet sonra birbirlerinin yüreğine yük olmaya, "birbirimize mecburuz" tavrı takınmaya başlıyorlar. Aile kurumuna savaş açan zevkperestlerin eline koz veren bu tür evlilikler, ahlaksızlığın avukatlarına "evlilik aşkı öldürüyor" yalanını söyletmektedir. Eğer sağlıklı bir eş seçimi yapılır ve sağlıklı bir yuva kurulursa, evlilik aşkı öldürmez, aksine "ölümsüzleştirir".
 
d. Bedeni-Cinsi İlişki:
 
Başka hiç bir ilişkiyi, karıkoca ilişkisi kadar zenginleştiremeyecek olan ilişki türüdür bu. Bir evlilikteki sağlıklı cinsel hayat; eşler arası mutluluğun ödülüdür. Sağlıklı bir cinselliğin yaşanmadığıailelerde çatışma ve huzursuzluk kaçınılmazdır.
 
Bu maddenin ihmalinden dolayı ortaya çıkan huzursuzluklar hep başka gerekçeler altında servise sunulur ve gerçek gerekçe ya gizlenir ya da çoğu zaman fark edilmez. Yanlış bir din ve çarpık bir ahlak anlayışı verilerek rahip ve rahibeleştirilen kimi erkek ve kadınlar, evlendikten sonra en doğal ve meşru bir ilişki türü olan bu ilişkiyi, kendi doğallığı içerisinde gerçekleştirmekte hayli zorlandıkları görülmüştür.
 
e. Akraba İlişkisi:
 
Bu kan ve nesep yakınlığı ilişkisidir. Evliliğin ortak meyvesi olan çocuklar bu ilişki türünün imzasıdırlar. Eşler birbirleri için çocuklarının ana-babasıdırlar. Toprak tohumla birleşip sarmaş-dolaş olarak çocuk biçiminde meyveye durmuştur. İki ayrı varlık çocuklarda tevhid olmuştur adeta.
 
f. Dost İlişkisi:
 
Evliliği kanatlandıran ve zenginleştiren bir ilişki türüdür. Herkes karı-koca olur ve fakat her karı-koca birbirlerinin dostu olamaz. Bunu becerebilen eşler, evliliği taçlandırmanın yolunu bulmuşlar demektir. Eşler arasında bu tarz bir ilişkinin kurulması, evliliğin standartların üzerinde oluşunun bir işaretidir. Hz. Hatice ile Hz. Peygamber arasındaki ilişkide işte bu zenginliği görüyoruz.
 
g. Arkadaş İlişkisi:

Eşler birbirleri için arkadaşlık açısından üç halde değerlendirilebilirler:
 
aa) Birbirleri için ya hastalık gibidirler; ki bu durumda birbirleriyle arkadaşlıkları zorakidir. "Başa çıktı bir kere" mantığıyla sürüklenen evlilikler buna örnektir.
 
bb) Ya ilaç gibidirler; ki bu arkadaşlık türünde eşler birbirlerine lazım oldukça sığınır, arkadaşlık yaparlar.
 
cc) Ya da gıda gibi arkadaşlık ilişkisi; ki bu ilişki türü arkadaşlık ilişkilerinin en gelişmişidir ve birbirlerini sürekli desteklerler. Gıda gibi arkadaşlık kuran eşler birlerinin yüreğine yük olmazlar, yakıt olurlar.
 
h. Sırdaş İlişkisi:
 
Bu ilişki insanı yalnızlıktan kurtarıp, ona sırrını paylaşacak birini bulmuş olmanın iç huzurunu kazandırır.Her karı-koca birbirinin sırdaşı olamamakta, sırlarını açacak aile dışı bireyler aramaktadırlar. Bu da kimi zaman aile sırlarının ağızlarda sakız olmasına ve ailelerin dağılmasına neden olmaktadır. Sırlarını birbirleriyle paylaşamayan eşler daha başka nelerini paylaşabilirler ki?
 
ı. Yoldaş İlişkisi: 

Bu, dava arkadaşlığı ilişkisidir; ki aynı amaç uğruna mücadele vermek, aynı gayeye koşmak demektir. Bu, eşler arasında duygu, düşünce ve eylem birliğinin gerçekleştiğinin de göstergesidir. Bu sayede aile gayesiz değil, gayeli bir aile olur ve o ailede yetişen çocuklar da, ideal sahibi çocuklar olurlar.
 
i. Kader Birliği İlişkisi:

Aynı akıbeti istemeleri, aynı istikbale yelken açmaları anlamına gelir. Kader birlimi ilişkisi, dünya hayatıyla sınırlı olmayıp daha ötesine uzanan bir birlikteliği hedefler.
 
 
 
Kaynak : Risale Ajans
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol